Topluluk Önünde Konuşma

Topluluk önünde konuşma becerileri çoğu kişi için doğuştan gelmez. Öğrenilmesi gerekir. Bu modülde, konuşmanızın amacını tanımlamayı, içeriğinizi düzenlemeyi, hatta topluluk önünde daha iyi konuşmanıza yardımcı olabilecek önemli vücut dili becerilerinde uzmanlaşmayı öğreneceksiniz. Ayrıca konuşmaları kitlelere uygun olacak şekilde nasıl uyarlayacağınızı ve hazırlayacağınızı keşfedeceksiniz.

Bu modül 5 başlık altında anlatılıyor;
  1. İçinizdeki konuşmacıyı keşfedin,
  2. Konuşmanızın amacını tanımlama,
  3. Vücut dilinizde uzmanlaşma,
  4. Sözel tiklerinden kaçınma,
  5. Profesyonel bir sunum yapma.

İçinizdeki Konuşmacıyı Keşfedin

Bu derste öğrenecekleriniz:
  • Topluluk önünde nasıl daha iyi konuşabilirsiniz?
  • Topluluk önünde konuşma ile ilgili zorlukları nasıl aşabilirsiniz?
  • Topluluk önünde konuşma becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacak ipuçları ve araçlar
Topluluk önünde konuşmaya giriş kursuna hoş geldiniz. Burada olmanızın sebebi sanırım yakın zamanda bir konuşma yapacak olmanız veya genel olarak topluluk önünde konuşurken etkinizi artırmak istemeniz.

Mesleğiniz ne olursa olsun, bir noktada topluluk önünde konuşma fırsatınız olacaktır. Bu, beş kişilik küçük bir toplantı odası da olabilir, 100 kişilik büyük bir konferans salonu da. Mesleki bağlamın dışında da, topluluk önünde konuşmanız istenebilir. Örneğin bir partide veya düğünde. Koşullar ne olursa olsun, topluluk önünde konuşmak göz korkutucu olabilir. Aslında, araştırmalara göre topluluk önünde konuşmak çoğu kişinin en büyük korkusu. Bunu itiraf etmek de kolay değil. İnsanların bizi yargılayacağından veya oldukça deneyimli de olsak işimizi yapacak kadar iyi olmadığımızı düşünmelerinden endişeleniriz.

Durum buysa doğru yerdesiniz demektir. Yıllarca topluluk önünde konuşan öğretmenler ve aktörler bile sınıfa girmeden veya sahneye çıkmadan önce hâlâ midelerinde o meşhur kelebekleri hissettiklerini söyleyecektir. İşte bu gerginlik veya diğer değişle enerji, kendilerine iyi bir iş yapmak istediklerini hatırlatır, orada olmalarının belirli bir nedeni olduğunu söyler. Bir oyuncu ve topluluk önünde konuşma eğitmeni olarak topluluk önünde, sahnede, kamera karşısında veya sınıfta konuşmam gerekiyor. İşin ilginç yanı, inanılmaz utangaç biriyim. Yine de yıllar süren pratikle ve ders veya performans öncesi doğru planlamayı yaparak gerginliğimi kontrol etmeyi öğrendim. Artık bunu kendi avantajıma kullanabiliyorum. Topluluk önünde konuşmalarımın hepsini bir performans olarak görürüm. Bağlama göre, belirli bir karaktere veya role bürünürüm. Dinleyicilerime bağlı olarak çok ciddi veya komik olabilirim. Konuşmanızı bir performans olarak görmek düşüncelerinizi içeriğinize odaklamanıza yardımcı olur.

Ayrıca, iyi bir konuşmacı olmak için doğal bir karizmanızın olması veya dışa dönük birisi olmanız gerekmez. İyi bir sunum veya performansın püf noktası hazırlık yapmaktır. Hazırlık yapmak neyi, ne zaman ve neden konuşacağınızı bilmenizi sağlar. Tüm öğeleri daraltarak konunuzu daha iyi anlarsınız. Bu, yalnızca daha özlü bir sunum yapmanıza olanak sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bilinmeyene karşı korkunuzu da azaltır. Bilinmeyenden daha az korkmak, daha az gerilmenize ve sonuçta performans gününde kendinize daha fazla güvenmenizi sağlar.

Hazırlık yalnızca konuyla sınırlı değildir. Vücudunuzu ve ses tellerinizi hazırlayıp ısıtmak, olumlu düşünmek de başarı için önemlidir. Vücudumuzun ve zihnimizin mesajımızı aktarmak için kullandığımız araçlar olduğunu unutmayın. Ne kadar iyi ısınıp hazır olursanız, dinleyicilerinizin dikkatini toplayıp sürdürmelerini sağlama konusunda da o kadar başarılı olursunuz.

Hepimiz farklı seviyelerde başlarız. Yine de bu kursun sonunda doğru araçlarla herkesin topluluk önünde iyi bir konuşmacı olabileceğini öğrenmiş olacaksınız. Öyleyse, topluluk önünde konuşmadan önce yapmamız gereken ilk şey nedir? Doğru yanıt, kesinlikle konuşmamızın amacını açık bir şekilde belirlemektir.

Konuşmanızın Amacını Tanımlama

Bu derste öğrenecekleriniz:
  • Nasıl sunum hazırlanır?
  • Etkili hazırlık için gereken önemli bilgiler


Sunumunuzu hazırlarken kendinize sormanız gereken ilk şey bu konuşmayı veya sunumu sunmamı kim istedi? İlişkiniz ne, onların rolü ne? Örneğin müdürünüz mü, iş arkadaşınız mı yoksa bir tanıdığınız mı?

Bunu belirlediğinizde şu sorulara olabildiğince çok yanıt vermelisiniz.

Kim, nasıl, ne zaman, ne ve neden?

Bu soruları yanıtlamak bir planınızın olmasını sağlar. Ayrıca konuşmanızı dinleyicilerinize uyarlamanızı kolaylaştırır. Sunumunuzu mümkün olduğunca alakalı yapmak dinleyicilerinizin ilgisini uyanık tutmanıza yardımcı olur.

Şimdi ilk soruyla başlayalım. Kim? Konuşmayı kime yapacaksınız? 200 kişi mi, 20 kişi mi yoksa 5 kişi mi olacak? Dinleyici kitlenizin büyüklüğüne bağlı olarak, içeriğinizi ifade edişiniz farklı olacaktır. Ayrıca kendinize şunları sormalısınız: Dinleyicileriniz anlatacağınız konuyu ne kadar iyi biliyor? Yeni mi öğreniyorlar yoksa uzmanlar mı? Teknik konularda uzman bir kitleye mi yoksa bir oda dolusu müdüre veya öğrenciye mi konuşacaksınız? Demografiyi belirleyerek kullanacağınız sözcükleri ona göre seçebilirsiniz.

Konuşmacının, hitap edeceği kitlenin kendisiyle aynı birikime ve bilgiye sahip olduğunu varsaydığı bir sunuma katılmaktan kötüsü yoktur. Kaçınılmaz olarak jargonun içinde kaybolur, konsantrasyonunuzu kaybeder ve konuşmacıyı dinlemeyi bırakırsınız.

Kendinize ikinci olarak nasıl sorusunu sormalısınız. Sunumunuz nasıl olacak? Yüz yüze mi, uzaktan mı yoksa online mı? Canlı mı yoksa kayıttan mı? Kullanabileceğiniz cihazları da düşünmelisiniz. Mikrofon olacak mı? Varsa, üzerinize mi takılacak elinizde mi olacak? Sununuz için slayt kullanacak mısınız? Projeksiyon cihazı olacak mı? Uzaktan kumanda var mı yoksa almanız gerekiyor mu? Bu yanıtlara bağlı olarak el hareketleriniz farklı olacaktır. Elinizde not olup olmayacağını da bileceksiniz.

Üçüncü olarak ne zaman sorusu geliyor. Bu sunumu ne zaman sunmam gerekiyor? Daha da önemlisi, bu sunumun ne kadar sürmesi gerekiyor. İki saat mi, bir saat mi yoksa beş dakika mı? Sunumun tarihini ve süreyi belirleyerek hazırlanmak için ne kadar süreniz olduğunu bilirsiniz.

Sonraki soru "ne" sorusu. Tam olarak ne hakkında konuşacaksınız? Bariz gibi gelebilir ama konuşmanın iyi bir yapıyla hazırlanmış olması önemlidir. Yani, alakalı olmayan ayrıntılara girerek ana konudan sapmamak gerekir. Son olarak, en önemli soru geliyor: Neden? Neden sizden bu sunumu gerçekleştirmeniz istendi? Bu iş için neden en iyi kişi sizsiniz? Konunun uzmanı mısınız? Paylaşacak deneyiminiz var mı? Belki sunuma hayat katacak bazı becerileriniz olabilir. Örneğin mizah yeteneğiniz gibi. Önemli olan neden orada olduğunuzdur. Bilgi vermek, ders vermek yoksa dinleyicilerinize ilham vermek için mi?

Tüm bu bilgileri yazın. Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar fikirlerinize ve planlarınıza katkıda bulunacaktır. Ayrıca bu yanıtları taslağınız için özet olarak da kullanabilirsiniz. İşte, başlamanız için bir ipucu. İki sütun yapın: önce ve sonra. Önce sütununun altına dinleyicilerinizin sunudan önce bileceğini düşündüğünüz her şeyi yazın. Sonra sütununun altına da dinleyicilerinizin sununuzdan sonra akıllarında kalmasını istediğiniz her şeyi yazın. Buradan, bir orta sütun oluşturarak iki sütunu bağlayın. İşte bu, sunumuzun içeriğini oluşturacak.

Vücut Dilinizde Uzmanlaşma

Bu derste öğrenecekleriniz:
  • Vücut dili neden önemlidir?
  • Duruş, jest ve mimiklerle sunumlarınızı nasıl daha iyi hale getirebilirsiniz?


Sunum veya konuşma sırasında sunduğunuz içerik çok önemlidir. Yine de çoğu insan vücut hareketlerinin de dinleyicilere mesaj verdiğini unutur ya da bu konuda zorlanır. Buna vücut dili diyoruz. Vücut dili sözel olmayan iletişimdir. Vücudunuzun konumu, bacaklarınız arasındaki mesafe, kollarınızın hareketi ve yüzünüzün ifadesi hep vücut dilinin parçasıdır.

Örneğin stresli olduğunuzda kollarınızı kavuşturabilir veya ayağınızı yere vurabilirsiniz. Maalesef karşınızdaki kitle bu hareketlere bakarak sıkıldığınızı ya da orada olmak istemediğinizi düşünebilir. Bu davranış ayrıca profesyonel gözükmeyebilir. Vücut dilinizi ne şekillerde iyileştirebileceğinize bakalım.

Bir dinleyici kitlesinin önünde ayakta durup konuşmak, fiziksel olarak zor gelebilir, özellikle de alışık değilseniz. Yorulur ve vücut ağırlığımızı bir bacaktan diğerine aktarırız. Ya da bacaklarımızı çapraz yaparız veya küçük bir dans hareketi gerçekleştiririz. Bu durum, dinleyicileriniz üzerinde kararsız, rahatsız, hatta sakar bir izlenim bırakır.

Bunu düzeltmek için kendinizi iyi ortalamanız gerekir. Yani ayakta dururken sağlam bir pozisyonunuz olmalıdır. Bu duruş, kendine daha fazla güvenen, daha güçlü bir hava katar.

Bacaklarınızı kalça mesafesinden biraz daha açık tutun. Rahat ve esnek durun. Bacaklarınız gergin olmasın ve dizleriniz kilitlenmiş durmasın. Sırtınızı ve başınızı yukarı doğru dik tutarak kambur durmaktan kaçının. Görünmez bir ipin sizi yukarı doğru çektiğini hayal edin. Ortada durmak, hareketsiz kalmak anlamına gelmez. Bacaklarınız sağlam bassın, ancak yine de hareket edebilsinler ve söylediklerinizi kollarınızın hareketiyle destekleyin.Bu da bizi diğer bir önemli noktaya getiriyor. Hareketlerinizi yönetmek.

Yeriniz varsa, yürüyebilirsiniz. Yine de, yalnızca yürümüş olmak için yürümekten kaçının. Bir hedefiniz olduğundan emin olun. Amaçsızca dolaşmak dikkat dağıtıcı olabilir. Ayrıca gerginliğinizin sizin önünüze geçtiğini gösterir. Basit bir şekilde sahnenin bir ucundan diğerine yürüyebilirsiniz. Konuşmanızdaki bir geçişi vurgulayacak şekilde belirli bir amaçla yürüyün. Birkaç dakika sonra konuyu değiştirdiğinizde tekrar yürüyün. Bu pek çok nedenle faydalıdır. Bakış açısını değiştirir, nefes almanızı sağlar, ancak hepsinden önemlisi konuşmanızdaki iki bölüm arasında geçiş yapmanıza olanak sağlar. Dinleyiciler bunu bir değişiklik olarak algılar ve bu şekilde hikayenizdeki örgüyü takip etmeleri kolaylaşır.

Şimdi de hareketlere bakalım. İyi hareketler avuç içlerinizin dinleyicilere dönük olmasıyla başlar. Kollarınız tam yuvarlak hareketler yapmalı, kapalı hareketler değil. Bunun gibi, kollarınızı kavuşturmayın. Kollarınız dışarı doğru hareket etsin, vücudunuza yapışık durmasınlar. Birkaç santimetre uzakta açık bir şekilde tutun. Ayrıca kollarınız ve elleriniz hareket ederken yüzünüzü gizlememelidir. Hareketiniz tam olmalı, ancak abartılı olmamalıdır. Konuşurken ellerinizi kullanmaya alıştıysanız bu biraz zor olabilir. Bu durumda, gerginliğinizden gelen enerjiyi ve konuşmanızdaki tutkuyu kullanarak hareketlerinizi kontrol edin. El hareketlerinizi örnekler vermek için kullanın, örneğin birincisi, ikincisi, üçüncüsü diye sayabilir veya kitlenizi konuşmaya dahil edebilirsiniz. Yapılmaması gerekenler. Kollarınızı önünüzde kavuşturmayın veya arkanızda birleştirmeyin. Masaya veya sehpaya yaslanmayın. Kaleminizi tıklamanız veya bir nesneyle oynamanız dinleyicilerinizi rahatsız edebilir veya dikkatlerini dağıtabilir.

Tüm bu hareketler sıkıldığınızı veya kendinize güvenmediğinizi düşündürtebilir. Kitlenizden kopmanıza yol açabilir. Şimdi, kime bakarak konuşacaksınız. Bakışınızı tüm süre boyunca tek kişiye odaklamayın. Bu durumda diğer dinleyiciler yalnızca o kişiyle konuştuğunuzu düşünebilirler. Ayrıca baktığınız kişi rahatsız olup sıkılabilir. Bunun yerine, kitlenizi dahil edin. Bakışlarınızı odadaki farklı yerlerde gezdirin. Bunu yapmak için W desenini izleyin. Örneğin, bakışınızı birkaç saniye süreyle bir kişiye odaklayın, ardından diğerine ve en uçtakine erişene kadar diğer kişiye geçirin. En uca ulaştığınızda diğer yöne devam edin. İsterseniz W'nun yönünü de değiştirebilirsiniz. Yalnızca patronunuzu veya önemli olduğunu düşündüğünüz kişileri değil herkesi dahil ettiğinizden emin olun. Birisine bakarak konuşun, sonra başkasına bakıp tekrar konuşun. Son, ancak önemli bir konu da gülümsemeyi unutmamanız. Gülümserken gözleriniz de gülümsesin. Gözleriniz gülümsemezse, gülümseyişiniz zoraki görünür. Orada olduğunuz için mutlu değilseniz, dinleyiciler de orada olmak istemezler. Unutmayın, herkes iyi bir vücut diliyle doğmaz. Pratik yaparak ve daha fazla deneyimle vücut dilinizi iyileştirebilirsiniz. Bu yüzden pratik yapın ve bilginizi kullanıma sunun. Dinleyicilerinizin size destek olduğunu göreceksiniz.

Sözel Tiklerden Kaçınma

Bu derste öğrenecekleriniz:
  • Sözel tik nedir?
  • Sözel tiklerin nasıl farkına varırsınız?
  • Topluluk önünde konuşurken sözel tikler nasıl en aza indirilir?

Dil, söylediklerinizle ilgilidir, ama nasıl söylediğiniz de önemlidir. Sunum gerçekleştirirken dinleyicilerinizin içerikle ilgili algısını tamamen değiştirebilir.

Konuşurken kitleniz için uygun bir ses tonu belirlemenin yanı sıra dille ilgili tiklerin farkında olmanız da önemlidir. Sözel tikler, insanların farkında dahi olmadan sürekli tekrarladıkları şeylerdir. Bunlar çoğunlukla "yani", "aslında", temelde, "sonra" gibi bağlaç kelimeler ve "eee" gibi çıkardığınız tüm sesler, boğazınızı temizlemeniz, kısa nefes alışınızdır.

Örnek olması için, arkadaşım Ibis'ten bize yardımcı olmasını istedim. Evet, Ibis, kameraya bakıp gerçekten ilgilendiğin bir şeyle ilgili konuşmanı istiyorum. Bir kitap, dizi hatta gelecekle ilgili planların olabilir.

[Ibis, içinde doğal sözel tiklerin yer aldığı kısa bir doğaçlama konuşma yapar]

Nefes almak veya noktalama işaretlerini kullanmak yerine Ibis birçok konuşma tiki kullandı. Kendi konuşma tiklerinizi en aza indirmek için bunların farkında olmanız gerekir. Bu şekilde ilk olarak duymayı öğrenir, sonra da değiştirmeye çalışırsınız. Dille ilgili tikleriniz olup olmadığından emin değilseniz, kendi videonuzu çekin. Hazırlanmadığınız veya yazıya dökmediğiniz bir konuyu ele alın ve aynı Ibis'in yaptığı gibi kameraya konuşarak anlatın.

Tikleriniz kelimelerse, önden bunların eşanlamlılarını hazırlayın. Konuşmanızda bunları kullanın. Tikleriniz seslerse bunların yerine sessiz duraklamalar ve nefes alma hareketleri ekleyin.

“Ibis, hikayeni tekrar anlatabilir misin?”

[Ibis daha az sözel tik kullanarak aynı konuyla ilgili yeni bir konuşma yapar]

Çok daha iyi.

Genel olarak, içeriğinize ne kadar iyi hazırlanırsanız tikleriniz o kadar azalır. Konuşma konusunda pratik yapmak ve kendinizi eğitmek tiklerinizi kontrol etmeyi öğrenmenize yardımcı olur. Hazırlık ayrıca stres ve belirsizliğin üstesinden de gelir. Ayrıca tüm doğaçlama konuşmalarınızı da daha iyi yönetirsiniz. Bu yaklaşım, kötü alışkanlıkları zamanla yok etmenin en iyi yoludur.

Profesyonel Bir Sunum Yapma

Bu derste öğrenecekleriniz:
  • Sunum yaparken stres ve endişenin üstesinden gelme
  • Diksiyon ve telaffuz egzersizlerinin faydaları
  • Sunum sırasında hata yapmanız durumunda serinkanlılığınızı koruma

İnsanlar topluluk önünde konuşurken en büyük endişelerinden biri meşhur sahne korkusudur. Stres, gerginlik, midenizde uçuşan kelebekler. Ne ad verirseniz verin yine de korkutucu gelir. Hatta patronunuza ve iş arkadaşlarınıza profesyonel bir sunum gerçekleştirirken daha da endişe verici olabilir.

Unutmamanız gereken ilk şey bu gerginliğin aslında iyi olduğudur. Gerginliğiniz olmadan enerjiniz de olmaz. Enerjiniz olmadığında kitlenizin sizi dinlemesini sağlayacak gücünüz de olmaz. Stresinizi tamamen sıfırlamaya çalışmayın. Bu zaten imkansızdır.

Diğer yandan, bunu kendi avantajınıza kullanın. Enerjiyi vücudunuzda yeniden çoğaltın. Kendinize bunun oyunun bir parçası olduğunu ve söyleyecek önemli şeyleriniz olduğu için kalbinizin hızlı attığını söyleyin.

Yapabilirseniz, sunuma başlamadan önce birkaç dakika kendi başınıza kalmayı deneyin. Yalnız kalabileceğiniz gizli bir yer bulun ve vücudunuzu esnetip ses tellerinizi ısıtın. Enstrümanınızı, yani vücudunuzu ısıtın, gerektiği şekilde ayarlayın ve çıkmaya hazır olun. Sahneye çıkmadan veya odaya girmeden hemen önce, ilk cümlenizi içinizden tekrarlayın. Bunu yapmak, her şeyin aklınızda olduğunu bilmenizi sağlar. Ardından ilk cümlenizi sesli olarak söylediğinizdedevam edip konuşmanızın kalanını tamamlayabilirsiniz.

Herkesin yaşadığı diğer bir stres semptomu da ağız kuruluğudur ve konuşmanızı etkileyebilir. Su içmeyi unutmayın. Başlamadan önce su için ve mümkünse yakınınızda bir bardak su bulundurun. Sunum sırasında susarsanız ihtiyacınız olabilir. Benzer şekilde, stres yüzünden tonlamamız da etkilenir. Bunu aşmak için basit bir antrenman yapın. Dilinizi dişlerinizin arasına alıp dilinize zarar vermeden dişlerinizi sıkıca kapatın. Diliniz dişlerinizin arasındayken konuşmanızın ilk cümlesini söyleyin. Dilinizi serbest bırakıp normal konuşun. Tonlamanız çok daha temiz olacaktır. Bu egzersiz sayesinde dinleyenlerin sizi iyi anlayacağı artikülasyonunuz olur. Bunu sunumdan önce yaptığınızda hiç takılmadan çok rahat bir şekilde konuşabildiğinizi göreceksiniz.

Beden dili ve doğru duruşu önceki bölümlerde anlatmıştık. Bulunduğunuz yeri en iyi şekilde kullanın. Ellerinizi doğru konumda tutmayı ve konuşmanızdaki geçişler sırasında yürümeyi unutmayın. Amaçlı bir şekilde yürüyerek konuşmanızdaki geçişleri gerçekten vurgulayın. Bakışlarınızı etrafta gezdirmeyi de unutmayın. 100'den fazla kişinin olduğu büyük bir konferans salonundaysanız önceki bölümde konuştuğumuz gibi W yöntemini uygulayarak dinleyici kitlenizi gözlerinizle tarayın. Yalnızca patronunuzu veya önem verdiğiniz kişileri değil herkesi dahil etmeyi ihmal etmeyin. Bakın, konuşun, ardından tekrar bakın ve konuşun. Çok dikkatli veya çok uzun süre bakmayın. Aksi takdirde dinleyicileri rahatsız edersiniz. Sesinizin duyulduğundan ve anlaşıldığınızdan emin olun. Bazen mikrofonunuz olmayabilir veya bulunduğunuz oda için mikrofon gerekmeyebilir. Yüksek sesle, anlaşılır bir şekilde ve mümkün olduğunca tane tane konuşmanız gerekir. Konuşmanızdaki ritmi korumanız, ancak çok hızlı olmamanız gerektiğini ve belirli kelimelerin seçilip vurgulanması gerektiğini unutmayın. Sessizlik de işinize yarayabilir. Belirli cümleler arasına kısa boşluklar ekleyin ve dinleyicilerin dikkatini çok daha uzun süre üzerinizde tutun.

Tüm hazırlıkları yapsanız da bazen beklenmedik sorunlarla yine de karşılaşabilirsiniz. Profesyonel sunumlarda hafıza boşlukları sık karşılaşılan bir durumdur. Hafıza boşlukları çoğunlukla fark edilmediğinden önemli bir soruna yol açmayabilir. Dinleyicileriniz üç saniyelik bir duraklamayı hafıza boşluğu olarak algılamayabilir. Aklınızdakileri unutursanız birkaç saniye bekleyip derin bir nefes aldığınızda tekrar hatırlarsınız. Hafıza boşluğu uzun sürse bile dinleyicilerin size karşı olumsuz düşünmeyeceklerini unutmayın. Hiçbiri çelme takmak için pusuda beklemeyecektir. Onlar da aynı sizin gibi insanlar. Bu bölümden aklınızda kalmasını istediğim en önemli ipucu söyleyecek önemli şeyleriniz olduğu için orada olduğunuz. Yüksek sesle, anlaşılır bir şekilde ve kısa konuşun. Tane tane konuşun, dinleyicilerinize bakın ve zaman limitine uyun. En önemlisi, hiç kimse sizin başarısız olmanızı istemiyor veya beklemiyor. Kendinize inanın ve bu iş için doğru kişinin siz olduğunuzu unutmayın.

Kaynak: Dijital Atölye

Yorum Gönder

0 Yorumlar